Kum Mahallesi

  80 ler ve 90 larda çok güzeldi Kum Mahallesi. Biz çocuğuz diye değil ama sadece, gerçekten güzeldi... Hayat doluydu, eğlenceliydi. Kalabalıktı. Bir sürü seçeneğimiz vardı gitmek için, kafeler, barlar, önce 1 sonra 2. diskomuz :) Her gece ayrı bir yerde takılabilirdik kalabalık grubumuzla.. Herkes aynı zamanlarda (okullar kapandıktan en geç 1 hafta sonra) gelir, hemen hemen aynı zamanlarda dönerdi (zamanı tahmin edebileceğinize eminim :) )

  Sonra yavaş yavaş büyüdük. Kendi hayatlarımız oldu, tatillerimizi başka arkadaşlarla başka yerlerde geçirmeye başladık. Daha da büyüdük, şehirlerimiz değişti. Çalışma hayatına atıldık. Tatillerimiz 1-2 haftayla sınırlandı "yıllık izin" adı altında. Buraya da sadece ebeveynlerimiz gelir oldular. Hatta bir kısmı buraya yerleşti. Kaçınılmaz bir şekilde emekli kasabası oldu güzelim Kum Mahallesi.

 Gençlere hitap edecek yerler çok az, kendini sürekli geliştiren eğlence sektörüne ayak uyduramadı malesef burası.. Geçen seneye kadar şezlong ve şemsiye kiralayabileceğiniz yerler bile yoktu, düşünün!! Sahil çok uzun ve çok geniş olmasına rağmen içecek satan yerler sadece ilk yarısına yakın. Diğer yarısını kullanacaksanız yanınızda su götürmelisiniz, o suyun da sıcağın altında epey ısınacağını hesap etmelisiniz.

  Tüm bu olumsuzluklara rağmen bence Mersin'de denize girilecek en güzel yer Kum mahallesi. Denizi berrak, kumu temiz.. Su öyle hemen derinleşmez, çocuklar için çok uygundur. Biz 2 haftadır açtık sezonu, oldukça ılık. Hatta benim Çeşme ve Bodrum'da hiç denk gelemediğim kadar ılık :)


 

 Nasıl da sakin.. Sezon henüz açılmamış, siz bir de bayramdan sonra görün :/

            

 Sabah erken saatlerde çarşaf gibidir deniz. Genellikle akşamüstü esmeye başlar. Hatta Alaçatı'dan bile güçlü eser. Son zamanlarda Kitesurf meraklıları keşfetmeye başladılar burayı. Belki ileride daha da hareketlenir.

 Biraz daha yakından baksanız kum tanelerini sayabilirsiniz sanki :)

 Bu geçen seneden bir fotoğraf..

 Şemsiye ve şezlong kiralayabileceğiniz yerlerden birisi.. Kordon kafe. 2 şezlong 1 şemsiye 15 tl

 Bu fotoğrafı esintinin şiddetini görmeniz açısından ekledim. Yıl boyunca şiddetli rüzgara maruz kalan ağacın eğimi 45 dereceden fazla :)

 Meşhur denizkızı heykeli. Taşucu'nda. Etrafında kafeler var, açık havada deniz manzarasına karşı oturabilirsiniz.

 Taşucu yat limanı, Günübirlik tekne turları buradan kalkıyor. Yakamoz turu dedikleri gece yapılan turlar da var. Koca tekneler denizin içinde yüzen cluplara dönüşmese güzel aslında.

 Kum Mahallesine kadar gitmişken  yengeç yemeden dönmeyin. 1 porsiyonu 9 tl. Ama bir porsiyonla gözü doymuyor insanın, haberiniz olsun :) Köy usulü patatesi de denemelisiniz, balıklar biraz pahalı gibi..

Mavi yengeçlerin pişmeden önceki hali. Görseli http://www.denizdenbabamciksa.com/2015/10/akdeniz-canagnn-gizli-lezzeti-mavi.html dan aldım 

  Dalış yapabilirsiniz meraklıysanız. Boğsak'tan kalkan dalış tekneleri var, 20dk filan sürüyor yol. Genelde sezonda her cumartesi ve pazar tekne kalkar. Öyle köpük partileri, aşırı yüksek sesle "Ankara'nın bağları", ortada dolaşan zenneler size göre değilse, sakin bir tekne turu istiyorsanız, dalmanız şart değil bu tekneleri değerlendirebilirsiniz.. İsterseniz tabi su altının büyülü dünyasıyla tanışmak adına bir deneme dalışı yapabilirsiniz, ki bence yapmalısınız :) Dönüşte de teknelerin durduğu yerdeki 2 restauranttan birinde balık yiyebilirsiniz..

  

   Boğsak dalışları ile ilgili ayrıntılı bilgi başka bir yazıda olacak :)