21 Aralık 2016 Çarşamba

Resne ve Manastır



Resne

 Ohrid'den Manastıra giderken yolumuzun üzerindeydi bu kasaba. Buradaki görülecek tek yer "Resneli Niyazi Bey Konağı" Günümüzde ayrıca modern seramik ve resim örnekleri de sergilenen bir etnografya müzesi olarak kullanılıyor.



Resneli Niyazi, İttihat ve Terakki Cemiyetinin önemli isimlerinden. Ayrıca "ne şehittir ne gazi, pisi pisine gitti Niyazi" lafındaki kişi kendisi. Bir de sahip olduğu, hatta fotoğraf karelerinde de bulunan bir geyiği var. O geyik de "geyik muhabbeti"ndeki geyik.


 Hürriyet Geyiği olarak da bilinen, o dönemki hareketin sembolü haline gelmiş bu zavallı hayvanın hüzünlü akibetini öğrenmek isteyenler Sunay Akın'ın "Geyikli Park" kitabını okuyabilirler.


 Müzenin daha önce bahsettiğim görevlisi :)
Gelelim Kulüp Rakısı meselesine.. Sunay Akın'ın bir söyleşisinde bahsettiği üzere resimdekiler İhap Hulusi (resmi de çizen ressam) ve Ahmet Fazıl Aykaç (şair). Ahmet Fazıl Aykaç, Ahmet Samim öldürüldüğünde yanındaymış. Kurtaramadığına çok üzülmüş. Zamanla iki arkadaş rakı masasında ne zaman içmeye başlasalar konu dönüp dolaşıp Fazıl Aykaç'ın bu acı veren anısına gelir, beraber üzülürlermiş.. Ahmet Samim meşrutiyetin ateşli ve cesur savunucularından biridir. Genç gazeteci, Niyazi Bey'e "Hürriyet Kahramanı" denmesinden esinlenerek, iki yüz adamına kılavuzluk eden geyiğe "Gazal-ı Hürriyet" adını koyan kişidir ayrıca.
 Bu hüzünlü ve ilgi çekici hikayeyi anlattıktan sonra Yiğitalp arkadaşımız çantasından bir şişe kulüp rakısı çıkardı. Ta İzmir'den bu hikaye için taşımış yanında sağolsun. Bizim müze görevlisi şişeyi görür görmez içeri koşup bardağıyla geri geldi. Bir iki fotoğraftan sonra 2. bardağını da doldurup yanımızdan mutlu bir şekilde uzaklaştı :)

Bu benim internette bulduğum bir fotoğraf. En eski basım etiket olabilir. Yiğitalp'in bize getirdiği etiket biraz değişmişti haliyle



Bir türlü yan döndüremediğim bu fotoğrafın da ilginç bir hikayesi var. Müzedeki fotoğrafları incelerken Gökçe birden şaşkın bir şekilde "Aaa, dayım!" diye seslendi. Arkada görünen asker dayısıydı ve memleketimizden bu kadar uzak bir yerde dayısını bir fotoğrafta görmesi gerçekten hoş bir andı.




Bu da Resne'den ayrılırken çekilmiş bir fotoğraf. Elimizde arabayla çekilmiş tek foto bu olduğundan kıymetli. Çok daha ucuz bir model kiraladığımız halde havaalanında bize bunu verdiklerindeki şaşkınlık ve sevincimizi hala hatırlarım. Oldukça konforluydu :)


Manastır (Bitola) 

https://www.youtube.com/watch?v=ci_oFkL-KhA
Bizim arabada sürekli dinlediğimiz şarkılardan birisi, şimdi dinlerken bile o güzel tatilimize geri dönüyorum.


Şirok Caddesi


Manastır Askeri İdadisinin önündeyim..
Biz sadece Manastır Askeri İdadisini görmek için geldik Bitola'ya. Onlar için "Bitola Museum" Olur da adres sormak zorunda kalırsanız bunu aklınızda tutun. Aslında arkeoloji müzesi ama 1. katta Atatürk'ün anısına hazırladıkları bir bölüm var. Eskiden kendi okuduğu sınıfıymış şimdi Atatürk müzesi olmuş. Aynı zamanda diğer odalarda Makedonya tarihine dair buluntular sergileniyor. Gelmişken gezilebilir. Giriş ücretli ama kişi başı 3 tl gibi bişeydi.





 Bu balmumu heykeli Yılmaz Büyükerşen yapmış. Eskişehir'deki Yılmaz Büyükerşen Balmumu Müzesi için yaptıkları bence daha çok benziyor.


Eleni'nin Atatürk'e yazdığı mektup






Askeri İdadi ziyaretimizden sonra hareketli Şirok caddesi'nde biraz mola verdik. Biz ayrılırken merkez meydandaki görüntü buydu.. Arkadaki Osmanlı döneminden kalmış bir saat kulesi.




























Hiç yorum yok:

Yorum Gönder