Bir gece önce yemekte kesin karar verdiğimiz Efes'e gitmek üzere sabah erkenden kalktık ve otelimizde kahvaltımızı yapıp yola çıktık. Alaçatı tatilimiz biraz aceleye geldiği için çok plan yapamamıştık. Efes'e uğrayacağımızı bilseydim yanımda kesinlikle beyaz bir elbise getirirdim. Bir önceki Efes ziyaretimde öyle bir karar vermiştim çünkü :)
Yaklaşık 1,5 saat sürdü yolculuğumuz. Efes'e girdiğimizde park yerinde bizi faytoncular karşıladı, gezdirip yukarı kapıda bırakmayı teklif ettiler ama kabul etmedik. Sonra da doğrusu pişman olduk. Alt kapıdan girip, yokuşu sıcağın altında çıkmak zorunda kaldık. Aynı yolu bir de indik. Bir daha gidersem Faytonla yukarı kapıdan başlayacağım gezmeye. Aklımızda bulunsun :)
2015 yılında Unesco tarafından Dünya Mirası listesine alınmış Efes, bunun sebebini de gezdikçe anlıyorsunuz. Gerçekten çok büyük, ihtişamlı bir yer. M.Ö. 6000 yıllarına dayanıyor kuruluşu. Üstelik de dünyanın 7 harikasından birisine ev sahipliği yapıyor. Artemis Tapınağı'nın hüzünlü bir sonu var. Herostratus adlı bir yunan ünlü olmaya, ismini ölümsüzleştirmeye karar veriyor. Ne yapsam diye düşünürken aklına böylesine ihtişamlı bir yapıyı yakmak geliyor :O Sırf şöhret uğruna yok oluyor koca tapınak :/ Bizim açımızdan hüzünlü olan kısmı ise, tapınağın bizim topraklarımızda kalan parçalarına sahip çıkamamamız. British Museum 'a götürülmüş ve orada sergileniyor bu parçalar..
Anlatacak çok şey var aslında bu antik Yunan kenti hakkında, ama gidin kendiniz görün :)Rehbersiz gezecekseniz girişten de audio guide kiralamanızda fayda var. Kullanımı da çok kolay. Biz bir tane kiraladık, özel rehberim dinleyip bana anlattı :) Bir de müze kartınızla ücretsiz girebilirsiniz. Bizim müze kartımız yoktu ama müze kart özelliği olan kredi kartlarımız vardı, yine ücretsiz girdik :)
![]() |
En eski reklam.. |
Tiyatro |
Alt kapıdan girince hemen solunuzda kalan tiyatro. Günümüze kadar sağlam kalmış çok büyük bir eser. 25000 kişilikmiş. Burada komik bir şey yaşadık, arkamızdaki Japonlar birden yanımıza oturup bize sarılarak fotoğraf çektirdiler ve gülümseyerek gittiler, biz de şaşkın şaşkın baktık arkalarından :)
Meşhur Celsus Kütüphanesi. Aslında daha çok anıt mezar. Aynı dönemde İskenderiye Kütüphanesinde 150.000 eser bulunurken bu sayı Celsus Kütüphanesinde 15.000 bile değil. Üstelik bir de bu kütüphaneden "aşk evi"ne gizli bir tünel bulunmuş.. Bir de üzücü bilgi, ön cephesinde bulunan simgesel 4 kadın heykelinin asılları da Viyana'ya götürülmüş..
Fotoğrafın sağında yamaç evleri var. Dönemin zenginleri bu prestijli
evlerde oturuyorlarmış. Her birinin kendine ait hamamı ve kalorifer
sistemi varmış. Bu bölümün ayrı bir girişi vardı, dönüşte gezebiliriz
diye düşünmüştük ama yorgunluk ve sıcaktan unutuvermişiz.
Hadrian Tapınağının önündeyiz. Girişinde Efesin kuruluş efsanesi yazıyormuş. Şöyle ki; Atina
kralı Kodros'un cesur oğlu Androklos, Ege'nin karşı yakasını keşfetmek
ister. Önce, Delfi kentindeki Apollon Tapınağı'nın kahinlerine danışır.
Kahinler ona, balık ve domuzun işaret ettiği yerde bir kent kuracağını
söyler. Androklos bu sözlerin anlamını düşünürken Ege'nin lacivert
sularına yelken açar... Kaystros (Küçük Menderes) Nehri'nin ağzındaki
körfeze geldiklerinde karaya çıkmaya karar verirler. Ateş yakarak
tuttukları balıkları pişirirlerken çalıların arasından çıkan bir
yabandomuzu, balığı kaparak kaçar. İşte kehanet gerçekleşmiştir. Burada
bir kent kurmaya karar verirler...
Senato |
Dönemin siyasetçileri burada toplanıp şehirle ilgili yönetsel kararlar alırlarmış.
![]() |
Bu da olmazsa olmaz kolajım :) |
![]() |
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder