27 Mayıs 2016 Cuma

Hafta sonu Alaçatı




  Geçen hafta sonu Alaçatı'ya gittik ani bir kararla.. Aslında ay sonunda gitmeyi planlamış ve her şeyi ona göre ayarlamıştık ama eşim izin alamadı. Bir iş arkadaşı o tarihte izin girdiği ve aynı anda bölümden iki kişi izine ayrılamadığı için bizim planlar bozulmuş oldu. Aynı arkadaşın Küba planı yaptığımız tarihte evlenmeye karar vermesine değinmiyorum bile :) Hızlıca oteli ayarladık, çantalara birkaç parça kıyafet attık, domateslerimizi suladık (balkonumuzda gözümüz gibi baktığımız 6 adet domatesimiz var) ve sabah çok erkenden yola çıktık..

  Alaçatı'ya ulaştığımızda saat 3ü çoktan geçmişti. Otel işletmecisi ve çalışanı:)  olarak görev yapan arkadaş bizi karşıladı, çok keyifli otelimize vardık. Gencecik ve tatlı bir çift işletiyor burayı. Hoş dekore edilmiş otelimizi biz beğendik.

  Çantalarımızı otele bıraktıktan sonra kendimizi de alaçatı sokaklarına bıraktık:)) Önce Köşe Kahve de birer yorgunluk kahvesi içtik. Kahvesi de yanında getirdikleri aromalı su da güzeldi. Yavaş yavaş yorulup acıkmaya da başlayınca önceden methini duyduğumuz Asmayaprağı'na gidelim dedik. Elbette orada yiyemedik, çünkü biz apar topar geldiğimiz için rezervasyon yaptıramamıştık. Ertesi güne rezervasyonumuzu yaptırıp başka bir yere geçtik, ama orada da yer yoktu :( Neyse ki karnımızı doyuracak bir yerler bulduk sonunda. Siz kesinlikle önceden rezervasyonlarınızı yaptırın,  benden size ve ilerideki kendime bir tavsiye..Otele dönüp akşam için enerji toplamaya karar verdik. Aslında hava çok soğuduğu için üzerimizi değiştirmek üzere geldiğimiz otelde uyuyakaldık :) Akşam sırf bizi görmek için İzmir'den gelen arkadaşlarımızla buluştuk, Emrah'ın kuzenleri de katıldı bize ilerleyen saatlerde.  Kalabalık ve eğlenceli bir gece geçirdik. Bu geceyi kumru ve kumpirle noktalamasak olmazdı  :)

  Ertesi gün otelde kahvaltımızı yaptıktan sonra kahve içmek için dışarı çıktık. Hacımemiş'te hayran hayran gezerken karşımıza dut ağaçları çıktı. Üstelik sokaktalardı, yani yemek serbest :)) Kocam sağolsun bana bir sürü dut düşürdü selfie çubuğunun sapıyla, ben de şapkamla yakalayıp yakalayıp yedim onları. Gerçekten enfes lezzetlilerdi. Pazar yerine çok yakın bu ağaçlar, birisi Refiğin Bahçesi'nin tam karşısında..

  Kahvemizi içmek için Dutlu Kahve'ye gittik. Kahvenin yanında gelen suyun çeşme suyu olmasından ve tuvalet kapılarının 1 parmak aralık kalmasından biraz puan kırdım ama genel olarak fena değildi. Akşam da içerideki kocaman masanın üzerinde bir çok yemek ve meze çeşitlerinin sergilendiğini gördük. Abajurlarla süslenmiş hoş bir sunum olmuştu ama biz Asma Yaprağı'na gideceğimiz için tadlarına bakamadık.

  Kahveden sonra ara sokaklarını keşfetmeye devam ettik, çok hoş görüntülerle karşılaştık ve fotoğraflamadan duramadık tabi ki..Bu arada hafif hafif yağmur da başladı ve gerçekten çok romantik oldu Alaçatı..
                                                           
Çantalar..

Sokak hayvanları için bağış toplanıyor aslında o arabada, kediler kendilerine ait olduğunun çok farkındalar sanki..
Yağmuru bekliyorduk zaten, tedbirliydik. Bu şemsiyeyi aldığımdan beri ilk defa kullanmış olabilirim.
 
Bu fotoğrafı da bir arkadaşımın beğeneceğini düşündüğüm için çekmiştim.. Bu dükkanda kendini kaybederdi eminim..
                                                  
                                                        Adana'yı her yerde buluruz biz :)

  Ardından dün yaşadığımız yer bulamama sorununu bu defa da dondurma yemek isteyince yaşamaya başladık. Dükkanların önünde pusuya yattık neredeyse ama olmadı, oturan kalkmak bilmedi. Sonra şans yüzümüze güldü İmrenhan da bir masa bulup oturduk. Gerçekten çok güzeldi dondurmalar, lavantalı dondurmaya bayıldım.. Sonra 2 çok sevgili arkadaşımız bizi görmeye geldiler tekrar, biraz da onlarla gezdik. Bir sürü de takı aldık kendimize. Dondurma yemek için foursquare'de yüksek puan almış olan başka bir yerde oturduk, ama o kadar kötüydü ki kimse dondurmasını bitiremedi. Durumu farkeden yetkili bir abimiz önce şikayetimizi sordu ki o sormasa biz birşey söylemek niyetinde değildik. Sohbete dalmıştık kendi aramızda. Sonra bize açıklamasını yapıp özür maiyetinde sakızlı muhallebi gönderdi. Çok lezzetliydi, tabağı yalayacaktık nerdeyse :)
Arkadaşlarımız erken dönmek zorundaydılar çünkü 1,5 ay sonra düğünleri var, bunca koşuşturmacanın içinde bize bu kadar vakit ayırabildikleri için çok mutluyum gerçekten ve çok teşekkür ediyorum onlara :xx Neyse gitmeden önce bir kahve içmeye karar verip Kuşkafesi'nin yolunu tuttuk. Sabah gezimizde keşfettiğimiz yerlerden biriydi. Aynı zamanda bir antikacı. Hepimiz Latte söyledik, sonra instagram hesabımda paylaşmış olduğum köpekçik geldi yanımıza.



  Burcu'yla tanıştıktan hemen sonra kafasını arkadaşımızın ayaklarına koyup uyudu. Oturduğumuz süre boyunca da kalkmadı. Ben kalkıp dükkanı dolaşmak istemiştim kısacık bir süre için, o arada da isim vermişler köpeğe :)
Bu enginar çiçeklerini her yerde görebilirsiniz, pazarda da "bereket çiçeği" adıyla satılıyor

Mis kokulu hanımelinin altında yudumladık lattelerimizi..

   Kuşkafesi'nin hikayesini merak eden varsa buradan okuyabilir.. Arkadaşlarımızı yolcu ettikten sonra, akşam serinliğine uygun bir şeyler giyinip tam zamanında Asmayaprağı'na geldik. Burası pişirdiklerini kendisi üreten bir yer. Hatta ürettiklerinin fazlasını sokağın girişindeki Asmayaprağı Kiler adını verdikleri tablada satıyorlar. Ağaçların altındaki masalarla bahçesi şirindi. Yemek siparişi için de bizi mutfağa davet ettiler, ordan seçtik yiyeceklerimizi.. Ben meze çeşitleriyle yetindim, Emrah tarçınlı girit köfte istedi. Mezeler, özellikle kabaklı aile tarifleri lezzetliydi ama tarçınlı köfte bana hitap eden bişey değilmiş onu anladım :)


Havanın biraz daha güzel olmasını dediğim tek an.
Eski emayeleri çok şık kullanmışlar ve lavaboda retro bir hava yakalamışlar

  Yemekten sonra birazcık daha dolaşıp, ufak alışverişler yapıp otelimize gittik. Ertesi gün erkenden kalkıp Efes'e gitme planı yapmıştık çünkü yemekte...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder